Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi, 2024–2025 akademik yılı mezuniyet töreniyle 216 öğrencisini mezun etti.
OMÜ Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen 39. Dönem mezuniyet töreni; saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Törene; OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Kesten, OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Sancar, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Hikmet Atan, OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Bekir Özüdoğru ve Dr. Öğr. Üyesi Elif Sobi’nin yanı sıra akademisyenler, mezun öğrenciler ve aileleri katıldı.
Törenin açılış konuşmasını yapan OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Sancar, İlahiyat Fakültelerinin yalnızca geçmişi aktaran kurumlar olmaması gerektiğini; aynı zamanda çağın sorunlarına yanıt verecek şekilde kendini yenileyen, sorgulayıcı ve bütüncül bir bakış açısıyla geleceğe yön veren kurumlar olması gerektiğini vurguladı. Mezun öğrencilerin bu sorumluluğun farkında olduklarını belirten Sancar, öğrenci yakınlarına verdikleri emek ve destekler için teşekkür ederek mezunlara hayırlı bir gelecek ve bereketli bir ömür diledi.
Fakülte birincisi Sümeyye Bulut ise öğrenciler adına yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Beş yıl önce çıktığımız bu kutlu ilim yolculuğunda hem zorluklar yaşadık hem de unutulmaz hatıralar biriktirdik. Kıymetli hocalarımızdan aldığımız ilimle, fikirle ve ahlakla donandık; farklılıklarımızla zenginleştik, birlikte düşünmeyi ve üretmeyi öğrendik. Bu yolculuk sadece bireysel bir kazanım değil, aynı zamanda ümmetin ve insanlığın dertleriyle dertlenme bilinciydi. Mazlum coğrafyaların acılarına sessiz kalmayan, barış ve adalet adına söz söyleyen bir neslin parçası olduk. Bugün mezun olurken biliyoruz ki asıl yolculuk şimdi başlıyor; bizler fikrimizle, kalemimizle, vicdanımızla insanlığa umut olacak yollar aramaya devam edeceğiz.”
Bulut sözlerine şöyle devam etti:
“Sözlerime Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şu anlamlı hadisiyle devam etmek istiyorum: ‘Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir beden gibidir. Bedenin bir organı rahatsızlandığında, diğer organlar da uykusuzluk ve ateşle bu acıyı paylaşır.’ Bu fakültede öğrendiğim en kıymetli şeylerden biri de mümin kardeşimin derdiyle dertlenmek oldu. Günlük hayatın koşuşturması içinde zaman zaman bazı şeyleri unutabiliyor, bazı acıları görmezden gelebiliyoruz. Ancak yanı başımızda Filistin, Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Bangladeş ve diğer mazlum coğrafyalar kan ağlıyor, işkence görüyor ve zulüm altında yardım bekliyor. Biz, ‘Bu dertle nasıl dertlenebilirim, ben ne yapabilirim?’ diye soranlardan olmak istiyoruz. Elimizle, dilimizle, ilmimizle, fikirlerimizle destek vermeyi; en küçük yardımı bile kıymetli görmeyi, kana bulanan mallardan uzak durmayı şiar edindik. Çünkü bir gün hesap vereceğimiz o büyük günde, Allah’a sunabileceğimiz bir şeylerin olmasını istiyoruz. “Allah’ım, ben bunları yapabildim, ne olur Sen kabul et,” diyebilmeyi umuyoruz.
İnsani bir kriz söz konusu olduğunda; mezhebimiz, dış görünüşümüz, dilimiz, ırkımız ya da dünya görüşümüz bizleri birbirimizden ayırmamalı. Ortak bir dava etrafında birleşmeli, bir ve bütün olmalıyız.”
Törenin sonunda, mezun öğrencilere başarı belgeleri fakülte bölüm başkanları ve akademisyenler tarafından takdim edildi. Hocalarının elinden belgelerini alan mezunlar, keplerini havaya fırlatarak mezuniyet sevincini hep birlikte yaşadı.
LISTEN