MENU

Akademisyenlerin Gözünden: Doç. Dr. Nuray Keskin OMÜ-TTO’yu Anlatıyor
12 Kasım 2018, Pazartesi - 14:47
Güncelleme: 05 Şubat 2020, Çarşamba - 14:30
Dinlemek için tıklayınızDİNLE
Paylaş
A+ A-

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (OMÜ-TTO) yeni yapılanması ile birlikte çalışmalarına hız vererek akademisyenlere, sanayicilere, girişimcilere ve öğrencilere ilgili olduğu konularda destek sağlıyor. Akademisyenlere proje ve fonlar konusunda destek olan TTO’yu akademisyenlerin gözünden dinlemek istedik ve hocalarımızın kapısını çaldık. Bu söyleşimizi OMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nuray Keskin ile gerçekleştirdik ve kendisine sorularımızı yönlendirdik.

İlk olarak OMÜ-TTO’dan nasıl haberdar olduğunuzu ve nasıl bağlantı kurduğunuzu öğrenerek başlamak istiyorum...

OMÜ Araştırma Politikaları Komisyonu’nda üyeyim. Üniversitemizin araştırma politikalarını belirlemeye çalışırken, komisyondaki başka bir akademisyen Prof. Dr. Ömer Andaç Hocamız vasıtasıyla OMÜ-TTO’yu yakından tanıma fırsatı buldum. Adını daha önce de duymuştum ama rolü ve işlevi hakkında daha detaylı olarak Ömer Andaç’tan bilgi aldım. Ömer Hoca çok büyük bir istek ve tutkuyla TTO’nun daha etkin olması ve akademisyenlerle olan iletişimini güçlendirmesi gerektiğinden söz ediyordu. Bu şekilde bilgi sahibi oldum. Daha sonra da TTO’yu ziyaret ederek, çalışma ortamına ve neler yapıldığına da tanık oldum.

OMÜ-TTO’dan hangi konularda destek aldınız ve size katkılarından bahsedebilir misiniz?

İki defa TÜBİTAK 2237’ye başvurmuştum. Programa başvuru esnasında TTO’dan Eda Hanım destek oldu bize. İlk 3 kişiden oluşan grubumuzla başvurmuştuk;  TÜBİTAK, sadece OMÜ’den değil, farklı üniversitelerden akademisyenlerin olmasının daha iyi olacağı düşüncesiyle başvurumuzu reddetti. Biz sonra TTO ekibinin desteği ve yardımıyla tekrar başvurduk. Bu iş yoğunluğu arasında çok kısa bir sürede başvuru sürecini tamamladım ve bu aşamaya da tamamen TTO’nun desteğiyle ulaştım. Henüz bir eğitime katılmadım ama duyurular düzenli olarak geliyor. Son bir yıllık süreçte TTO’nun bu performansı ve duyurular aracılığıyla farkındalık yaratması takdir ettiğim bir şey. Yani TTO, sürekli projelerin duyurusu yaparak başvurucu olma noktasında akademisyenleri özendirirken her türlü desteği vermeye de hazır oldukları yönünde teşvik edici bir tutum sergiliyor. Bu yönlendirme ve destek açıkçası biz akademisyenlere cesaret veriyor. Tabii başvurumuz kabul edilirse bizler için çok anlamlı ve değerli olacak.

Bu süreçlerden sonra OMÜ-TTO’dan beklentileriniz nelerdir?

Beklentilerim; proje desteğinin artarak devam etmesi yönünde. Öğretim üyelerinin Teknopark’ta şirket kurabilme yönü var. Teknopark daha çok fen bilimleri, sağlık ve mühendislik denince akla geliyor. Biz sosyal bilimciler, Teknopark ile sosyal bilimlerin bağlantısını kurmakta yani nasıl bir iş ve güç birliğinin geliştirileceği hususunda zorlanıyoruz. Biraz uzakta duruyoruz. Bundan sonraki süreçte sosyal bilimciler, özellikle de Fakültemizdeki İktisat, İşletme Bölümü akademisyenleri; TTO ile kurulacak diyalog ve sonrasında hayata geçirilebilecek fikirler üzerine kafa yorabilir. Mesela Yıldız Teknik Üniversitesinde SosyoPark (Sosyal İnovasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi) adlı bir model var ve sosyal bilimler bu merkez bünyesinde kendine alan açmış durumda. SosyoPark’ın, TTO ve Teknopark gibi ulusal düzeyde bir mevzuatı yok ama Yıldız Teknik Üniversitesi, sosyal bilimleri sürece katmak adına bu merkezi kurmuş. Birtakım toplumsal sorunlara da çözüm önerileri sunacak faaliyetleri ve projeleri desteklemeye yönelik böyle bir merkezin rolü hakikaten yadsınamaz. Bu anlamda benim beklentim bu yönde. Şimdi ben şundan da eminim; 1001 ya da 1003’e başvursam OMÜ-TTO’dan her türlü teknik desteği alacağımı düşünüyorum. Bu durumdan da çok memnunum zira toplumsal sorunlara inovatif bakış açılarıyla çözümler üretmemiz ve biz akademisyenleri gayrete getirmesi açısından TTO personeli son derece güler yüzlü ve iletişime açık, istekli ve genç bir kadrodan oluşuyor.

TTO’nun varlığıyla birlikte Üniversitemizde nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?

Kayıt altında tutulan bilgiler, Araştırma Politikaları Komisyonu’nda olduğumuz için bizi çok ilgilendiriyor. Yürütülen faaliyetlerin kaydının tutulması elbette çok önemli. Daha önce raporları hazırlarken veri elde edemiyorduk. Şimdi istediğimiz anda bilgiler bize ulaşıyor. Mesela TTO’dan Üniversitede kaç kişinin 1001’e başvurduğuna ilişkin bilgi istedim ve çok kısa bir sürede dönüş yaptılar. Bu çok basit bir işlem gibi görünebilir ama söz konusu verileri edinebilmemiz açısından son derece olumlu bir adım. Proje kültürünü oluşturmak adına da TTO’nun önemli işler yaptığını ve yapacağını düşünüyorum.

Röportaj: Ergün Alver (OMÜ-TTO)

X
Secure Login

This login is SSL protected