MENU

Rektör Sait Bilgiç: “15 Temmuz’da Milletimizin Şanlı Mücadelesi; Ferasetin Aymazlığa, Cesaretin Korkaklığa, İdrakin Şuursuzluğa, Samimiyetin Takiyeye, Birliğin Ayrıştırmaya Karşı Zaferi Olmuştur”
14 Temmuz 2020, Salı - 08:56
Güncelleme: 14 Temmuz 2020, Salı - 10:14
Dinlemek için tıklayınızDİNLE
Paylaş
A+ A-

15 Temmuz 2016 akşamı; bir milletin fertleri ve evlatları, gücünü önce Cenab-ı Allah’tan ardından kendinden, kendi hür iradesinden ve tercihlerine sahip çıkma kararlılığından alarak Türkiye’nin üzerine çökertilmeye çalışılan karanlık bulutları dağıtmayı başarmıştır.

Milletimizin bu şanlı mücadelesi; aydınlığın karanlığa, cesaretin korkaklığa, kararlı sakinliğin gözü dönmüş azgınlığa, yürekli topluluğun boş cesamete, ferasetin aymazlığa, samimiyetin takiyeye, fedâkarlığın bencilliğe, bilgeliğin cühelaya, vatanseverliğin gayrimillîliğe, bilinç ve idrakin şuursuzluğa, birlik ve bütünlüğün ayrıştırmaya-parçalamaya ve nihayetinde yaşamın ölüme karşı mutlak zaferi olmuştur. Bu yaşam, Türkiye Cumhuriyeti’nin milleti ve toprağıyla tek millet, tek bayrak, tek devlet ve tek vatan çatısı altında ilelebet payidar kalmasını simgelemektedir. FETÖ terör örgütünün tüm unsurlarıyla Türkiye’ye saldırıya geçtiği ve kan kusturmaya çalıştığı 15 Temmuz akşamında Türk milletinin onurlu fertleri; kendi yazgısına, iradesine ve Ülkemizin geleceğine sahip çıkmış ve hain darbe girişiminin karşısına topyekûn biçimde dikilerek onun planlayıcılarına ve uygulayıcılarına tarihi bir ders vermiştir.  Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın o gece televizyon ekranlarından Türk milletine seslenişi, milletimizi kent meydanlarına akın ederek darbeye karşı durmaya çağırması ve bizzat kendisinin milletinin başında sahaya inmesi; iradesine sahip çıkma saikiyle sokaklara akın etmiş insanlarımızı daha da cesaretlendirmiş ve milletimizin kararlılığını daha da katmerleştirmiştir.

Terör örgütü FETÖ’nün menfur darbe girişimine dik duruşumuz ve şanlı mücadelemiz, bir yönüyle Türk milletinin o geceki “duruşu”nu, dirayetini ve davranış biçimini dünya tarihine kazıyan bir olay iken; diğer yönüyle de Türkiye’de sivil siyasete, demokrasiye ve millî iradeye karşı gerçekleştirilen iç ve dış odaklı pespaye manevraların da artık sonsuza dek bertaraf edildiğinin göstergesi olmuştur. Bu yönüyle, 15 Temmuz’un demokrasinin ve millî birliğin günü olarak tanımlanması ayrıca anlamlı ve değerlidir. Öyle ki Türkiye’de artık millet bizzat kendisine ve demokratik süreçler neticesinde kendisinin seçtiklerine yönelen namluları paramparça etmiş, bu namluların sahiplerini tarumar etmiş ve onların arkasındaki şer odaklarının da aklını başından almıştır.

15 Temmuz, sosyolojik yönüyle de kolektif bir ders niteliğine bürünmüştür. Zira milletimizin fertleri; aklını bir başka kişiye teslim etmenin ve nihayetinde mankurtlaşmanın sadece bireysel bağlamda değil, aynı zamanda millet ve devlet bağlamında da ne tür felaketlerle sonuçlanabileceğini yaşayarak ve görerek idrak etmiş ve deneyimlemiştir. Bu noktada fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür; kendi milletinin yüzyıllar içinde oluşmuş/kabul görmüş ortak değerlerini özümseyebilen ve kendi milleti ile hemhâl olabilmeyi başarabilen nesiller yetiştirmenin hayatiyeti daha da net biçimde kavranmıştır.

Bizim, bilim kurumları ve bilim insanları olarak her zaman yaptığımızdan daha fazla biçimde üzerine odaklanmamız gereken husus; çocuklarımızı ve gençlerimizi 21. yüzyılın yeterlilik setleriyle çok daha fazla buluşturmak, bilgi ve teknoloji üretimini çok daha fazla teşvik etmek ve bunun için de girişimcilik kültürünü eğitim süreçlerimizin ve kültürümüzün bir yapıtaşı hâline getirebilmektir. Öte yandan bu yönelim ve becerilerin üzerinde yükseleceği zemin ve öz, millî ve manevi değerlerimizi içselleştirmiş iyi ve ahlaklı insan yetiştirmek olmalıdır. Akıl ve bilim ile millî ve manevi değerlerimizin böylesine buluşturulduğu bir iklim ise insanları âdeta kendi içinde öğüten ve onların akli melekelerini ve idrak kabiliyetlerini hainliğe varacak kadar sekteye uğratan terör odaklarının ve yapılarının habis ağlarından kurtarmaya daha çok muktedir olacaktır. Milletimiz, vatanımız, geleceğimiz ve birliğimiz için bu tabloyu en elverişli biçimde inşa etmek, hepimizin asli vazifelerinin başında gelmektedir.

Bir başka kritik husus ise bütün toplumsal aktörlerin, milletimizin geleceğine ve ülkemizin bölünmezliğine kasteden darbe ve benzeri girişimler karşısında ayrısı gayrısı olmayacak bir sinerjiyle duygu, düşünce ve eylem birliği sergileyebilmesidir. Zira İstiklal Marşı şairimiz Akif’in dile döktüğü bir beyitte vurguladığı gibi “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” 

İşte, 15 Temmuz akşamında milletimize kasteden FETÖ’nün ve hain darbe girişiminin karşısında milletimiz, Akif’in işaret ettiği “yüreklerin toplu vurması”nı Türkiye’nin dört bir yanında onurla, cesaretle, azimle, fedakârlıkla ve canı pahasına ortaya koyabilmiş ve bu darbe girişiminin müsebbiplerini alt ederek onları geri püskürtebilmiştir. Cumhurbaşkanımız bizzat cumhurun başında millî iradeye karşı olan bu ayaklanma ve darbe girişimine harekete geçerken; Meclis de millî iradeyi ve milletin onurunu temsil ettiğinin bilincinden hareketle bombalara karşı dahi duruşunu korumuştur. Vatan evlatları da şehadeti göze alarak ve şehit olarak kurşunlara karşı göğsünü, tanklara karşı bedenini ve hainlere karşı imanını siper etmiştir.

15 Temmuz akşamı; demokrasi kazanmıştır, millî irade sürgit ipotek altına alınmaya karşı şahlanmıştır, Türkiye sonu belirsiz bir karanlığa sürüklenmekten kurtulmuştur, millî birlik ve beraberlik şahikasına ulaşmıştır ve Türkiye tarihindeki darbeler geleneği bir daha geri döndürülemeyecek şekilde tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Millet demokratik rüştünü ve ferasetini bir kez daha hem en hassas hem de en güçlü biçimde ispat etmiştir. FETÖ ve bilumum terör ve şer odakları için zaman durmuş, bunların tuzakları alaşağı edilmiş ve Türk milleti, vatanımız ve devletimiz için ise zaman; birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve geleceğe doğru akmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti, bundan sonra da terör ve şer odaklarına zerre fırsat vermeden, yılmadan, azimle mücadele ederek yoluna devam edecek ve gayretle, özveriyle, özgüvenle, çalışarak, paylaşarak, gelişerek, geliştirerek, değer üreterek ve değerlerimizi yeni nesillere aktararak, bilgi ve teknoloji üreterek geleceğe emin adımlarla yürüyecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle “15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü”müzü kutluyor, milletimizin istiklal ve istikbal mücadelesinde şehadete yürüyen tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, vatanını canından aziz bilen gazilerimize sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

 

Prof. Dr. Sait BİLGİÇ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü

X
Secure Login

This login is SSL protected