MENU

OMÜ Öğretim Üyelerinin Anlatımıyla "18 Mart 1915"
19 Mart 2019, Salı - 17:38
Güncelleme: 06 Şubat 2020, Perşembe - 14:17
Dinlemek için tıklayınızDİNLE
Paylaş
A+ A-

Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ) “Çanakkale Zaferi'ni Anma Paneli” gerçekleşti.

Eğitim Fakültesi B Blok Konferans Salonu’nda düzenlenen panele; Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan ve Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut’un yanı sıra Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nedim İpek konuşmacı olarak katıldı.

"Avrupa ülkelerinde nüfus artarken Osmanlı Devleti'nde nüfusun azaldığı görülmüştür"

Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Nedim İpek, Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı Devleti’nin ve Çanakkale’nin nüfus ve şehir yapısı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Nedim İpek sunumunda “Konuşmama başlamadan önce bu toprakların bir vatan olması için mücadele ederek şehit düşen tüm askerlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Bu değerlendirmeyi yapmaktaki amacım, savaşın hangi ortamlarda gerçekleştiğinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. 19. yüzyılda dünya nüfusu 1 milyar iken bir asır sonra bu rakam 1 milyar 600 bine çıkmaktadır. Yine buna paralel, başta Rusya ve Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde de nüfus artışı gözlemlenirken, Osmanlı Devleti'nde nüfusun azaldığı görülmüştür. Fakat bu durumun, o dönemlerde Osmanlı Devleti’nin yitirdiği Kuzey Afrika ya da Balkanlar’da kaybettiği topraklardan kaynaklanmadığını belirtmek isterim. Nüfusun azalmasının en önemli sebeplerinden birisi de zorunlu askerlik uygulamasıydı. Genellikle Anadolu’da yaşayan Türk gençleri en az 4-5 sene süreyle askere gitti. Gidenlerin de çoğu geri dönemedi. Dolayısıyla bu durum, Anadolu’da nüfus dengelerinin değişmesine neden oldu.” dedi.

"Osmanlı’ya yapılacak ilk saldırı Çanakkale’ye değil, İskenderun’a idi"

Programın devamında konuşma yapan Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan ise Çanakkale Zaferi öncesinde yaşanan olayların altını çizerek detaylarını paylaştı.

Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan konuşmasında “İngilizlerin birinci amacı İstanbul’u erken bir tarihte teslim alıp Osmanlı'yı çökerterek savaşı kısa sürede bitirmekti. Daha sonra Balkanlar’da bir cephe alarak onlara göre ikinci zayıf halka Avusturya’yı çökertmekti. Akabinde bölgede bulunan Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya gibi ülkelerin saflarını netleştirmek amaçlanıyordu. Bütün bu amaçların gerçekleşmesi için İngiliz Donanması Sorumlusu Winston Churchill, İngiliz yönetimini etkilemeyi başarmıştır. Fakat dönemin İngiltere Savaş Bakanı, Osmanlı Boğazları'nın yalnızca gemilerle rahat bir şekilde geçilmeyeceğini öne sürerek bu fikre çok sıcak bakmamıştır. Osmanlı’ya karşı yapılacak ilk saldırı, Çanakkale’ye değil İskenderun’a düşünülmüştür. İskenderun’a çıkarma yapılıp, bölgedeki demiryolu hattının akışı engellenerek Osmanlı Devleti ve Arap dünyasının bağlantısı kesilmek istenmiştir. Fakat Fransa’nın sıcak bakmamasıyla Çanakkale fikri ağırlık kazanmıştır. Osmanlı Devleti'nin savunmasının zayıf olduğu düşüncesi, İngiliz ve Fransızları cesaretlendirerek karar almalarında önemli bir etkiye sahipti.” ifadelerini kullandı.

Milletin sonsuz şükranına hak kazanmış iki büyük kahraman

Son olarak söz alan Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut ise dönemin gazetelerinden yararlanarak, Çanakkale Zaferi’nden sonraki süreç üzerinde durdu. Çağlayan, “Elimdeki gazetede, o zaman albay olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının, Çanakkale’de kara ve deniz müdafaasındaki başarısı vurgulanmıştır. Gazetedeki haberin devamında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cevat Paşa’yla birlikte bulunduğu resimle ilgili olarak ‘Çanakkale’nin savunulmasında fevkalade yararlılıkları görülen, milletin sonsuz şükranına hak kazanmış iki büyük kahramanın resimlerini okuyucularımıza takdim ediyoruz' ifadeleri yer alıyor. Bu savaşların sonrasında 10 ve 11 Ocak 1916 tarihli gazetelerde de görüldüğü üzere düşmanı geri püskürtme tarihi kuzey cephesi için 20 Aralık 1915, güney cephesi için 8 Ocak 1916’dır. O hâlde anlıyoruz ki kara muharebelerinin bitiş tarihi 8 Ocak 1916 olarak kabul edilmişti. Deniz muharebelerinin yıl dönümü ise o zamanki takvim 13 gün geri olduğu için 5 Mart tarihi kabul ediliyordu. Şanlı gün denilerek kastedilen ise deniz muharebelerinin sona ermiş olduğu tarihtir.” sözlerine yer verdi.

Haber: Hüseyin ÖZKAN

X
Secure Login

This login is SSL protected